Pink Floyd etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pink Floyd etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
30 Ekim 2013 Çarşamba
Pink Floyd - High Hopes
Live/Canlı:
Tüm Paylaşımları Twitter'dan ve Facebook'tan Takip Et
Lyrics ve Türkçe Çeviri:
Beyond the horizon of the place we lived when we were young
In a world of magnets and miracles
Our thoughts strayed constantly and without boundary
The ringing of the division bell had begun
Along the Long Road and on down the causeway
Do they still meet there by the Cut
There was a ragged band that followed our footsteps
Running before time took our dreams away
Leaving the myriad small creatures trying to tie us to the ground
To a life consumed by slow decay
The grass was greener
The light was brighter
With friends surrounded
The nights of wonder
Looking beyond the embers of bridges glowing behind us
To a glimpse of how green it was on the other side
Steps taken forwards but sleepwalking back again
Dragged by the force of some inner tide
At a higher altitude with flag unfurled
We reached the dizzy heights of that dreamed of world
Encumbered forever by desire and ambition
There`s a hunger still unsatisfied
Our weary eyes still stray to the horizon
Though down this road we`ve been so many times
The grass was greener
The light was brighter
The taste was sweeter
The nights of wonder
With friends surrounded
The dawn mist glowing
The water flowing
The endless river
Forever and ever
Yaşadığımız yerin ufkunun ötesinde
gençtik
bir dünyanın, mıknatıs ve sihirlerin ...
Düşüncelerimiz serserice yolunu yitirdi kararlı
(serserisiz başıboş dolaştı, gene kararlı)
sınırdan yoksun ...
Pay edip bölme çanının çınlayışı (önceden) başlamıştı
Uzun Yol boyu Ve o sebep patikasından doğru aşağı,
onlar hala buluşurlar mı orada Kesik tarafınca.
Orada paçavraca bir topluluk, bir grup ahali vardı
adımlarımızı takibeden,
zamanın rüyalarımızı uzağa çalmasından önce koşan ...
Sayısız küçük yaratıkları bırakan;
bağlamayı deniyor bizi temele,
ağır bir çürüme tarafından tüketilmiş bir hayata ...
Çim, daha yeşil ...
Işık daha parlak,
arkadaşlar ile, çevrili.
Şaşkınlık ki merakın geceleri.
Bakıyorken ötesinde korun, közün,
ki köprülerinde sıcaklık verenin, arkamızdan;
.. ne kadar yeşil olduğuna dair öte yan`da, anlık bir görme`ye ...
Takınılan adımlar, ileride Fakat uyurgezerlik geri geldi;
çekilip sürüklenen, gücü`nde, daha iç bazı akınlarında .
Denizden daha yüksekçe bir mevkide ki bir bayrakla şemsiyelenen,
başdöndürücü yüksekliklere eriştik biz
dünyanın düş görülerinin ...
Arzu ve hırs ile
ayakbağı olan sonsuza dek
Hala bir açlık var tatmin edilememiş
Yorgun gözlerimiz hala başıboş, yolunu yitirebiliyor ufka doğru,
bu yolun diplerine çok seferler vurmuş olmamıza rağmen ...
Çim daha yeşil ...
Işık daha parlak,
( arkadaşlarımızla çevrilmiş..
`şaşırtmacanın merakında` geceleri
ya da merakı için sürpriz gelişlerin ...)
tatmak daha tatlı
geceleri merakın
arkadaşlarımızla çevrili
Şafak sisi, parlak, ateş ve çaba
ve akan su
bitişsiz bir nehir..
sonsuza ve sonsuza dek ...
Twitter'dan Takip Et
Facebook'tan Takip Et
Anasayfaya Dön/Homepage
18 Ağustos 2013 Pazar
Pink Floyd - Shine On You Crazy Diamond
Live/Canlı:
Tüm Paylaşımları Twitter'dan ve Facebook'tan Takip Et
Lyrics ve Türkçe Çeviri:
Remember when you were young, you shone like the sun.
Shine on you crazy diamond.
Now there's a look in your eyes, like black holes in the sky.
Shine on you crazy diamond.
You were caught on the crossfire of childhood and stardom,
blown on the steel breeze.
Come on you target for faraway laughter,
come on you stranger, you legend, you martyr, and shine!
You reached for the secret too soon, you cried for the moon.
Shine on you crazy diamond.
Threatened by shadows at night, and exposed in the light.
Shine on you crazy diamond.
Well you wore out your welcome with random precision,
rode on the steel breeze.
Come on you raver, you seer of visions,
come on you painter, you piper, you prisoner, and shine!
hatırla genç olduğun zamanları, bir güneş gibi parladın
üstünde parla çılgın elmas
şimdi gözlerinde bir bakış var, gökteki kara delikler gibi
üstünde parla çılgın elmas
çocukluğun ve yıldızlar arasındaki çapraz ateşte kaldın
çelik rüzgarın üstüne esen
uzaktaki kahkaları hedefleyerek gel
gel yabancı, gel efsane, gel şehit, ve parla!
sırlara kısa zamanda ulaştın, ay için ağladın
üstünde parla çılgın elmas
gece gölgeler tarafından kuşatıldın ve ışıkta kaldın
üstünde parla çılgın elmas
herhangi bir şey gibi hoşgeldinine hazırlandın
çelik rüzgarın üstündeki kemirgen
gel saçmalayan, görüşlerin kahini
gel ressam, sen mahkum, sen kavalcı, parla
Nobody knows where you are, how near or how far.
Shine on you crazy diamond.
Pile on many more layers and I'll be joining you there.
Shine on you crazy diamond.
And we'll bask in the shadow of yesterday's triumph,
sail on the steel breeze.
Come on you boy child, you winner and loser,
come on you miner for truth and delusion, and shine
kimse nerede olduğunu bilmiyor, ne kadar uzak veya yakın
üstünde parla çılgın elmas
birçok katman üzerinde kümelen ve ben sana orada katılacağım
üstünde parla çılgın elmas
ve dünün zaferlerinin gölgesinde güneşleneceğiz
çelik rüzgar üstünde yol al
gel sen erkek çocuk,sen kazanan ve kaybeden
gel sen gerçeğin ve aldanmanın madencisi,ve parla..
Twitter'dan Takip Et
Facebook'tan Takip Et
Anasayfaya Dön/Homepage
11 Temmuz 2013 Perşembe
Pink Floyd - Wish You Were Here
Live/Canlı:
Cehennemden cenneti, acılar içinden mavi gökyüzünü ayırt edebileceğini mi
düşünüyorsun?
Can you tell a green field from a cold steel rail?
Soğuk çelik raylardan yeşil çayırları ayırt edebilir misin?
A smile from a veil?
Bir maskeden gülümsemeyi?
Do you think you can tell?
Ayırtedebileceğini düşünüyor musun
And did they get you to trade your heroes for ghosts?
Ve sana kahramanlarınla hayaletleri takas ettirdiler mi?
Hot ashes for trees?
Ağaçlarla sıcak külleri?
Hot air for a cool breeze?
Sıcak hava ile soğuk bir esintiyi?
Cold comfort for change?
Bozuk para olarak soğuk komfor verdiler mi?
And did you exchange a walk on part in the war for a lead role in a cage
Ve kafesteki başrol için savaştaki sıradan rolü değiştin mi?
How I wish, how I wish you were here.
Burda olmanı ne çok isterdim
We're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year,
Biz balık kabında yüzen iki kayıp ruhuz sadece, yıllar boyunca
Running over the same old ground
Hep aynı yüzeyde koşan
What have you found? The same old fears.
Ne buldun? aynı eski korkuları mı?
Wish you were here
Keşke burda olsaydın
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)